BERCESTE VE İZAHI – 121–
BERCESTE VE İZAHI – 121–
İrfân ve Âriflerin Fazileti: Ne Yapmalı, Ne Yapmamalı?
Birinci beyit: Lâedrî’den
Olanlar ni‘met-i irfân ile dil-sîr ü perverde
Le’îme arz-ı hâcetden olur vâreste her yerde
İzah: Bu mısralar, irfân ni’metiyle gönülleri doygun ve terbiye olmuş âriflerin, bayağı insanlardan taleplerde bulunmaktan kurtulduklarını tasvir ediyor. Bu, mânevî bir doygunluğa erişmiş kişinin, maddî ihtiyaçlarını veya mânevî hâllerini sıradan insanlara anlatma gereği duymadığını gösterir. Zira, bu tür bir arz-ı hâl, hem mânevî hazneyi israf eder hem de muhatabın sığ bakışından dolayı bir fayda sağlamaz. Ârif, kendi iç dünyasının zenginliğiyle kifayet eder ve dışa bağımlılıktan zahiri olarak da, derûnî olarak da azade olur. O, faziletin kaynağını kendi ene’sinde değil, kalbinin inceliğinde ve tefekküründe bulur. Bu da onu, bayağılığın getirdiği kederden ve enaniyetin tuzağından kurtarır.
Gerçek Huzurun Sırrı: Kanaat ve Bağımsızlık
Beyit: Hazret-i Mevlânâ’dan
Ân kes ki zi-çerh nîm-nânî dâred
Vez-behr-i mokâm âşyânî dâred
Nî tâlib-i kes boved, ne matlûb-i kesî
Gû: Şâd bezî ki hoş cihânî dâred
İzah: Hazret-i Mevlânâ, bu mısralarda hayatın temel huzurunun neye bağlı olduğunu hikmetli bir şekilde anlatıyor. “Kime ki felekten yarım ekmek nasip olmuşsa, ve barınmak için bir yuvası varsa…” diye başlar. Bu, asgari düzeyde geçimini sağlayan, kanaatkâr insanın hâlidir. O insan, kimseden bir şey talep etmez, kimsenin de talebine boyun eğmez. Ne isteyicidir, ne de istenen. İşte bu bağımsızlık ve kanaatkârlık onu kimseden beklenti içine girmekten kurtarır. Bu, enaniyetin ve dünyaya olan bağımlılığın getirdiği sıkıntıların tamamen dışında bir durumdur. Böylesi bir insan için “Şâd yaşa ki, ne hoş bir âlemin var!” denilir. Zira onun mutluluğu, dış etkenlere değil, kalbinin derûnî zenginliğine ve hayatın kendisine olan şükrüne bağlıdır. Bu beyit, faziletin ve düşüncenin insanı nasıl bir huzura kavuşturduğunu isbat eder.
Makalenin Özeti
Bu makale, farklı berceste beyitten hareketle, hayatın ve insanlığın temel açılarını ele almaktadır. İlk olarak, irfân ile doygunluğa erişmiş âriflerin, zahiri bağımlılıklardan nasıl kurtulduğunu ve fazilet kazandığını gösterdik. Ardından, Son olarak Hazret-i Mevlânâ’nın hikmetli beyiti, hayatın maddî beklentilerden ziyade, derûnî bir kanaat ve bağımsızlıktan geçtiğini vurgulayarak makaleyi tamamladı. Bu beyitler, irfânın insanı nasıl yücelttiğini, enaniyetin ve yanlış inançların tuzaklarından koruduğunu, hayatın hakiki mânasını ise sadece derûnî zenginlikle bulunabileceğini tasvir etmektedir.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com
24/10/2025
![]()